6 Ocak 2011 Perşembe
Öylesine...
Öylesine özledim ki seni, anlatamam, hatta anlatamıyorum hatta o yüzden gözlerinin içine bakıp söylemek yerine burada yazdıkça yazıyorum özlemimi. çünkü biliyorum ki, sen beni; benim seni sevdiğim gibi ne de benim seni özlediğim gibi özlüyorsun; abartıyorsun de, nerden biliyorsun de, önyargılısın de, aman ne dersen de sonuç olarak ben seni çok özledim ve hala çok seviyorum seni. Düşünüyorum da en son konuşmamızda, nasıl oldu da konuşabildim, düşünmeden, korkusuzca... Oysa sen yanımdayken hep bir şeyi söylemeden önce en az dört kere düşünüp öyle söylerdim, öyle söylerdim ki dudaklarımla dilimle değil gözlerimle gözlerine söylerdim tane tane ve her gözlerim gözlerine değdiğinde kalbimde bir daha ve bir daha deprem olurdu. hani o son konuşmada, seni kaybedemem sen benim dostumsun dedim ama sen benim dostumdan da fazlasıydın, keşke hep öyle kalabilseydin, dostum değil ruhumun sahibi olarak devam etseydik... (not: bu yazıyı okuyan arkadaşlarım, bunu sizler için değil kendim için yazdım, düzen ve benzeri dil ve mantık kuralları aramayın lütfen çünkü içimden ne geldiyse onu yazdım...)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder