Satırlarıma başlamadan önce Mel'e teşekkür etmek istiyorum, biraz sonra yazacaklarımı onun bir yazısından esinlenerek yazıyor olacağım...
Kendinle, kendimle, kendimiz ile bir derdimiz var! Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok, şimdi eğri oturup doğru konuşma hatta sorgulama zamanı... Görüyoruz ki herkesin bir derdi var, peki ya bu kiminle? etrafındakilerle mi, kendiyle mi yoksa yukarıdaki bizi sürekli izleyen ve Sims oynar gibi bizi yöneten arkadaş ile mi? Kaldı ki, onunla bile olsa problemimiz yine dönüp dolaşıp bize gelecek kendi dertlerimiz...
Bazıları aşk acısı çeker, bazıları aşkın peşinde gittikleri yolda sürekli takılıp düşmekten dert yanar, kimileri dünya derdiyle yani okul, iş, aile ve bu şekilde uzayıp giden bir liste ile... Bütün bunların ötesinde, insanlar düşmekten problem yaşamaktan, düştüğü yerden kalkamamaktan ya da bu listedekileri aşamamaktan dert yanar. Oysa ki, her şey insanın kendi elinde değil mi? Kişi istedikten sonra aşamayacağı dağ, atlayamayacağı engel var mı? Bence yok, tek sorun yöntem bulamamakta yahut yöntemini uygulayamamakta... Örneğin, çoğumuz sigara içiyoruz ve rahatsız olmamıza rağmen bırakamıyoruzi, peki ya neden bırakamıyorsun diye sorduğumuzda alışkanlık, dudak alışkanlığı, tiryakiyim ben ve kardeşim ben bu zıkkımı severek içiyorum gerekiyorsa 10 yıl erken ölürüm diyebiliyoruz. Bir sigara için ölümü bile göze alabilirken bu kadar kolayca; bir derdi aşmayı göze alamıyoruz. Sevdiklerimize sabır göstermeye bile tenezzül edemezken, en ufak bir çıkar çatışmasında ömürlük dostlarımızı bile bir kalemde silip atabilen bir yaşam formuyuz bizler...
Bütün bu içsel ve dışsal sebepleri nasıl aşabiliriz ki! İlla dünya derdini veya bütün problemleri aşabilmek için bir Mevlana, bir Hayyam, bir Şems mi olmak gerekli; bütün dünyadan uzaklaşıp sadece kendinileri maneviyata mı adayarak aşabiliriz? Sizlere soruyorum! Bana kalırsa onların işi bizlerden daha kolaydı, sadece ilk başta kendilerini kapatırken dergâha zorlandılar ama ondan sonra dünya adına yiyecek ve içecek dışında dünyalık bir durumları yoktu ki; varsa yoksa Allah ve İnançları ayrıca felsefeleri, mistik akımları... Herşeye rağmen, bizler daha zor bir konumdayız çünkü dünyanın getirdikleri karşısında: dünyanın içinde olmadan edilgen değil etken olmadan yaşamak, karnımızı doyurmak, sevdiklerimize ulaşmak gerçekten zor... Fakat zor diye de yapılamaz imkansız anlamı da vermez ya, topluluklar içerisinde insanın kendi dünyasına bir anda uçabilmesi, kendini sorgulaması ve dertlerini çözebilmesi bu kadar zor olamaz; zor olsa bile bunun insana verdiği haz bence o kişilerinkinden daha fazla olacaktır, buna tüm kalbimle inanıyorum. Ve inanıyorum ki; insanoğlu bunları yapabildiğinde ne derdi kalacaktır ne de tasası...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder