1 Ocak 2011 Cumartesi

Ne Garip...

Ne garip şu insanoğlu! Her an farklı şeyler, duygular yaşamaya ne kadar da açığız böyle… An geliyor dünyanın en mutlu insanı; ve o an gittiğinde de dünyanın en mutsuzu… Belki de bugün varız ama yarın olmama ihtimalimizi bildiğimiz için böyleyiz. An geliyor bir çift bakış kalbimizi öyle derinden etkiliyor ki; unutturuyor geride kalan her şeyi; boş veriyoruz o bakışlar dışındakileri. “Yarın, kıyamet kopacak, öleceksin denildiğinde bile” o bir çift kapkara göz bebeklerini düşünmekten: “Efendim, bir şey mi söyledin” diye tepki verebiliyoruz. Her şeyimiz o kömür gözler olduktan sonra da; vazgeçtikten sonra da; tüm dünyayı yani beklerken göz kırpmasını, bir anda dünyamız yerle bir oluveriyor. Aslında hiçte istediğimiz gibi gitmiyormuş meğerse. Meğersem, o sizin düşlediğiniz gibilerden değilmiş, sadece boş bir bakış!  İlk başlarda; gösteremezsiniz can evinizin temellerinde olan bu depremi, kendinize bile! Hani susmak “Altın”dır ya, susarsınız; sessizliğin derine doğru yolculuğa ama bu suskunluğunuz beş para etmeyecektir yine de. Ve son olarak kendi zehrinizi yine kendi içinize akıtacaksınız sessiz ve sakince… zor da olsa aradan zaman geçmeye başlayacaktır; an, saniye, dakika ve günler… Geçen bu zaman sizi sessiz ama bir o kadar da yıpratıcı sorularını size hiç acımadan getirip kapınızın önüne bırakacaktır ve siz de aynı zamanla onlara göğüs germeyi öğreneceksiniz ve bunu başaracaksınız da! Hepsinden acısı da; bir gün geriye dönüp baktığınızda: can evinizin sahibi o iki kapkara gözler, artık size hiçbir şey ifade etmiyordur. Demiştik ya, insanoğlu; her an farklı her an değişik!!!...


A.Ahmet Apalı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder